Rusya’nın işgal ettiği Türk devletleri özgürleşmeyi beklerken Rusya daha da ileri giderek Karadeniz’i Rus gölü haline getirmeye çalışıyor. Osmanlı, Karadeniz’i Türk gölü haline getirirken yaptığı fetihleri biliyoruz. Tarih bu kez tersine tekerrür ediyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Karadeniz’i Rus gölü haline getirmekte büyük bir adım attığını gösteriyor.
Rusya, Karadeniz’i Rus gölü haline getirirken Türkiye’yi de işgal etmesi gerekiyor. Bunu zaten 1916’da yapmamış mıydı Doğu Anadolu’yu ve Doğu Karadeniz’i işgal ederek ? Evet yapmıştı. Peki Türkiye’yi işgal etmeyeceğinin garantisini kim verebilir ?
Bu konuda Trabzon’u bir motto olarak kullanırım. Derim ki Ukrayna giderse Trabzon da gider. Ukrayna giderse Karadeniz de gider. Bizim unuttuğumuz Trabzon Tebriz ticaret hattını, Kafkas ticaret sahasını iştahla kullanırlar, bal peteği bulmuş ayı gibi sıcak denizlere ulaşmanın şevkiyle saldırırlar.
Rusya’nın, SSCB dönemindeki topraklara ve o gücüne tekrar ulaşma idealini tanklarına astıkları SSCB bayraklarıyla görünür hale getiriyor. ABD ve AB bu tehlikeyi biliyor ve Rusya’yı demir perde içerisine almak istiyor. Ukrayna’yı da tampon bölge olarak kullanmak istiyor. Rusya ise Putin’in “Rusya’nın sınırları yok.” cümlesi ile dillendirdiği idealine ulaşmak için Avrupa Birliği sınırlarını güvence altına almak istiyor. Ukrayna’dan sonra sıranın Moldova, Polonya, Finlandiya gibi ülkelere geleceği bariz.
Rusya’nın Asıl Hedefi Sıcak Denizler Hayalini Engelleyen TÜRKİYE !
Rusya, AB sınırlarını güvence altına aldıktan sonra sıra Türkistan, yani Rusya’nın adlandırması ile Orta Asya’daki Türk devletlerine geleceği de ortada. Türkiye gibi güçlü bir devleti iç edebilmek için Rusya’nın buna çok iyi bir şekilde hazırlanması gerekiyor. Türkistan coğrafyasındaki Türk devletlerinden Türkiye’ye gelecek yardımları engellemek, o devletlerin Türkiye yararına olacak hamlelerini engellemek için Rusya’nın yapması gereken bu genç ve henüz yeterince güçlenememiş ama başına dert açabilecek Türkistan’daki Türk devletlerini SSCB döneminde olduğu gibi tekrar iç etmesi gerekiyor.
Çin ile Rusya yakın bir işbirliği içerisinde. Çin’in başta Kazakistan’da ve Türkistan coğrafyasında emelleri var. Rusya ile Çin çoktan Orta Asya’yı, yani Türkistan coğrafyasını gizli anlaşmalarla paylaşmıştır bile. Bu topraklardaki yer altı ve yer üstü kaynaklarını süper güç haline gelen bu ülkeler paylaşmak isteyecektir.
Karadeniz’e, Boğazlara hakim olmak isteyen, Akdeniz’de söz hakkına sahip olmak isteyen Rusya, önümüzdeki 10 yıl içerisinde ordularını Anadolu kapılarına dayandırabileceğini akıllarımızda tutmalıyız.
Bu Durumda Türk Dünyası Ne Yapıyor ?
Sormak istiyorum Türkiye’nin bir Rusya planı var mı ? Rusya işgalindeki Başkurtistan, Tatarisan, Yakutistan gibi Türk topraklarını görmeyen Türkiye’miz o topraklardaki Türkler ile alakalı sürdürdüğü ciddi çalışmalar var mıdır ? Rus işgali altındaki Türk topraklarında yaşayan soydaşlarımızı bilinçlendirecek, onlara ideal aşılayacak çalışmalarımız en azından var mıdır ? Bu durum Türkiye’nin elinde, kullanabileceği çok büyük bir kozdur.
Rusya’nın Türkiye’deki Türkçü, Turancı yapılara karşı beslediği düşmanlığın en büyük sebebi de Rus işgalindeki Türklerin uyanmasından deliler gibi korkmasıdır !
Türk dünyası Ukrayna’daki gelişmeleri sessiz ve korkakça izliyor çünkü yıllardır tembelce uyudu, üretmeden, gelişmeden, güçlenmeden… Türk tarafından Türk’e göre bağımsız politikalarımız olmadıkça, Türk devletleri bir araya gelip tüm imkanları ile gelişmeye çalışmadıkça tüm sınırlarımız balçığa dönecek, füzelerin koordinatları bizleri gösterecek.
Kırım’a bir mafya gibi çöken Rusya’nın Karadeniz’de ilerlemesi durdurulmalı.
Ukrayna etkisiz hale gelirse Türkiye ve Türk dünyası için karanlık bir asır olacak, Rus ayısının iştahı kabaracak. Suriye’deki karışıklık sebebiyle orada güç ve nüfuz sahibi olan Rusya bizi güneyimizden de rahat edecek.
Suriye devleti ile anlaşılıp orası güvenli bir hale getirilmeli. Rusya, Suriye’de etkisizleştirilmeli. Ülkemizde saatli bomba gibi yaşamaya devam eden mülteciler Türkiye’den bir an önce güvenli hale getirilecek Suriye’ye, vatanlarına geri gönderilmeli.
Komşu ülkelerin müreffeh olması süper güçlere olan ihtiyaçlarını yok edecektir. Balkan Antantı, Akdeniz Paktı, Bağdat Paktı bunu amaçlıyordu.
Ukrayna’daki savaş bizi derinlemesine düşünmeye sevk etti. Suriye’de karışıklığın ve orada yer alan Rusya’nın bize nasıl olumsuz etkileri olacağını hesaplamaya başladık. Komşu ile kavganın ülkemizi nasıl bir çıkmaza soktuğu daha açık bir şekilde görülmeye başladı.
Olası bir 3. Dünya savaşından Türkiye ve Türk dünyası karlı mı çıkacak zararlı mı?
Birçok insan NATO ve Rusya diye ikiye bölünmüşken bizim Türk dünyası diye üçüncü tarafı dillendirmemiz bu dönemde aslında güçsüzlüğümüze olan isyanımızdır.
Türkistan coğrafyası Rusya ve Çin kıskacında can çekişiyor, Türkiye ABD ve AB’nin entrikaları yüzünden başını kaldırmakta zorlanıyor.
Üretim de üretim, fabrikalaşma, teknolojik gelişim diye bas bağırmamızın sebebini bugün herkes net bir şekilde görebiliyor.
Selçuk BAYRAKTAR Beyin Bayraktar projesi yüz akımız oldu. Peki ya yüzlerce projesi olan ancak dayanak bulamayan Türk gençleri ülkemizi süper güç eşiğine getiremez mi? Getirebilir ancak yandaşlık, benden olan müspet olmayan terörist anlayışından, Osmanlıyı da 1600’lü yıllardan sonra zayıflatıp gerilemesine ve dağılmasına sebep olan bu anlayıştan derhal kurtulup liyakati cesaretle esas kılmak gerekiyor.
Türk dünyasına hakim, onlarla birlik kurmuş bir Türkiye, askeri ve sivil teknolojide gelişen, üreten bir Türk dünyası önümüzdeki 10 yıl içerisinde çok güçlü bir konuma gelebilir. Türk devletlerinin bir araya gelerek kuracağı bir Turan Birliği süper güç haline gelebilir.