Milli Mücadele’de Karadeniz ve Çepniler

Abdulkadir OĞUZSOYLU Hoca’nın kaleme aldığı yazıda Milli Mücadele yıllarında Karadeniz’de mücadeleler veren Çepni kahramanlarını, Karadeniz’de verilen cansiperane vatan savunmasını göreceksiniz. 

 

Çepnilerin Menşei ve Çepni Adı

Çepnilerle ilgili bilgi veren bütün kaynaklar, onların Oğuz Türklerinden olduğunu kabul etmektedir. Çepni Türkleri Oğuzların Üçok koluna bağlı boylardan birisidir. Oğuz’un oğullarından Gök Han’ın dört oğlundan birisinin adını taşı maktadırlar. Anadolu’nun ve Rumeli’nin, özellikle Doğu Karadeniz’in Türkleşmesinde büyük rol oynamış bir Türk boyudur. Anadolu’daki varlıkları XII. yüzyıla kadar gitmektedir. [1]İlk olarak Kaşgarlı Mahmut’un Divanı Lügatit Türk adlı eserinde geçen Çepni kelimesi, bu eserde “Nerede yağu (düşman) görse saldıran” olarak açıklanmıştır.

Malazgirt Savaşı sonrasında Ortaasya’dan İran güzergâhından geçerek Anadolu’ya yerleşen 24 Oğuz boyundan birtanesi de Çepnilerdir. Zamanla Anadolu’nun dört bir yanına ve Kuzey Suriye topraklarına yerleşen Çepni Boyunun en etkili ve teşkilatlı olarak yaşadığı yer ise Karadeniz Bölgesidir. XIII. yüzyıldan itibaren Batı ve Orta Karadeniz’e (Sinop, Ordu) yerleşen Çepniler, XIV. yüzyıldan itibaren bugünkü yurtları olan Harşit Havzasına Kürtün merkez olmak üzere yerleşmişlerdir.

Danişmentlilerin siyasî mirasçısı olan Çepniler bölgede Ordu merkezli Bayramlı yada diğer adıyla Haciemiroğulları Beyliği’ni kurup yaşatmışlardır. Harşit Havzasındaki Çepniler de beyleri vasıtasıyla uzun yıllar yarı bağımsız yaşamış ancak Osmanlıların Akkoyunluları Otlukbeli Savaşı’nda yenmesiyle Osmanlı toprak sistemine dâhil edilmişlerdir.[2]

Danişmendli devletinin de mensup olduğu bu boy Danişmend Gazi’nin vefatı sonrası Mesudiye Kaleköy‘de kurulan Hacıemiroğulları Devleti ile müstakil bir yapı almıştır. Hacıemiroğlu Devleti  1270’li yıllarda Sinop’tan Trabzon sınırına kadar bütün Karadeniz sahilinde etkili olmuştur. Orta Karadeniz ve Kelkit vadisinde ise yine Danişmendlilerin devamı olan Tacettinoğulları Beyliği etkili olmuştur.

Nitekim Trabzon Rum imparatoru II. Yuannis zamanında (1280-1297) Türkler’in Ünye yöresini (Halibia) feth ettikleri ve Trabzon’a büyük bir akın düzenledikleri bildiriliyor. İmparator II. Aleksios (1297-1331) 1301’de Türk beylerinden Genç Ağa’yı Giresun’da karşılayarak daha fazla ilerlemesine mani olmuştur.[3]( XV. yüzyıldaki Bizans müverrihlerinden Halkokondil’in Kolhis’ ten (Trabzon’un doğusundaki yöreler) Amasra’ya kadar uzanan bütün Karadeniz kıyılarında Çepniler’in  yaşadıklarını yazdığı bildiriliyor ki, dikkate şayandır.[4]

Karadeniz bölgesindeki “Çepniler dindar, mert, sert, ve içlerinden çok sayıda ilim adamı çıkan insanlardır. Osmanlılardan çok önceleri buralara gelip yerleşmiş, Türk-İslâm kültürünü yöreye taşıyarak Osmanlıların gelmesine adeta zemin hazırlamışlardır. Kuvvetli bir dini ve milli terbiye aldıkları için, Pers, Bizans/Rum/Roma etkisinde kalmamış, devlete sadakatle hizmet ederek maddî manevi birçok yararlılıklar göstererek bölgenin Türkleşmesinde ve Müslüman Türk kalmasında âdeta emniyet sübabı fonksiyonunu icra edegelmişlerdir.”[5]

Çepni Beyi Ali Şükrü Bey

Milli Mücadelenin Trabzon vilayetinde  teşkilatlanmasında çok büyük emeği olan ve kendisi de bir Karadeniz Çepni Türkü olan Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey  1922 sonlarında TBMM’de  irad ettiği nutukta; ”Vakıa memleketin hiçbir tarafını, diğer tarafına tercih edemem. Fakat bu mesele yalnız Trabzon’u ve Trabzonluları (Trabzon vilayeti  Bafra’dan Rize’ye kadar uzanıyordu) değil, mahiyet itibariyle bütün memleketi alâkadar eder. Hiç kimse inkâr edemez ki, Trabzonlular şu millî heyecan devresinde hiçbir zaman, hiçbir şeyden, hiçbir fedakârlıktan geri kalmayarak memleket müdafaasına nefislerini vakfetmişlerdir. Henüz İzmir işgal edilmeden çok evvel, Trabzon’da Yunan polisleri dolaşır ve Trabzon havalisi Pontosculara peşkeş çekilmek istenirken, burada hem de halleri vakitleri yerinde, zengin birçok vatandaş, kaçıp başka yerlerde müreffehen yaşayabilecek durumda bulundukları halde, oldukları yerde kalıp ve “Canımızla, kanımızla yurdumuzu müdafaa edeceğiz…” diye ortaya atılarak Trabzon kongresini kurmuşlar ve hakikaten fedakârane bir surette sonuna kadar çalışmışlardır. Bu arada, bugün yazık ki hapsedilmiş bulunan Aziz Çavuş gibi kahramanlar, yanlarına kattıkları yiğitlerle, sahilleri tutmuş, düşmanları yıldırmış ve hep böyle durmadan çalışırlar ve daima hükümet büyükleriyle işbirliği yaparak devlete bağlılıklarında devam ederler[6] “demiştir.

Trabzon vilayeti 1904 yılında yapılan düzenleme ile Canik, Trabzon, Lazistan ve Gümüşhane sancaklarından meydana gelmiştir.[7]

Doğu Karadeniz dediğimiz coğrafya Bafra’dan Hopa’ya kadar uzanan, ortak  değerleri olan aynı denizin balığını yiyen, aynı bulutun altında ıslanan ortak kültür değerlerine sahip ve zamanla akrabalık bağları ile birbirine bağlanmış ve ayrılmaz yakınlıklara sahip olmuştur. Birinci Dünya Savaşından sonra Rusların Doğu Anadolu ve Karadeniz işgali ile başlayan muhacerat sonrası doğudan batıya doğru yaklaşık 300.000’e yakın Doğu Karadenizli özellikle Samsun, Ordu ve ilçelerine dağılmış ve evveliyatı 13.yy.da ilk fetih hareketlerine dayanan akrabalık bağları muhacerat sonrası tesis edilen yeni hısımlıklarla ayrılmaz bir bütünün parçaları haline gelmişlerdir. 13 ve 14. yüzyılda başlayan Çepni Türklerinin Karadeniz’deki iskan ve fetih faaliyetleri ilerleyen zamanlarda aynı ailelerin, obaların ileriki kuşaklarının tüm bölgeye yayılmasıyla genişlemiştir.

Çepnilerin iskan ve futuhatı Danişmendlilerin Azerbaycan  Karabağ’dan  ilk olarak Malatya’ya , oradan Arapgir, Niksar ve  Mesudiye uzanan fetihleriyle genişlemiştir.Sahile indikten sonra 1461’e dek Sinop’dan Trabzon Ortahisar surlarına kadar genişleme ve iskan devam etmiştir.[8]

Çepniler XIV. asırdan itibaren bu yöreye, Kelkit Vadisi yukarısına gelip, Kürtün’den hareket ederek Harşit Vadisi yolu ile Karadeniz’e erişmişler ve bu vadinin iki yanındaki toprakları yurt edinmişlerdi. Osmanlı kuvvetlerinin bölgeyi ele geçirmesinde Çepni beylerinin onlara yardımcı oldukları, elde edilen başarıda rol oynadıkları anlaşılmaktadır. Müteakiben Osmanlı idaresi hepsini veya önemli bir kısmını zeamet ve tımar gibi dirlikler vererek hizmetine almıştır.[9] II. Bayezid’in hükümdarlığı döneminde şehzade sancağı olan Trabzon’da Yavuz Sultan Selim yirmi yıl valilik yapmıştır.

Osmanlıların Trabzon’u fetihleriyle bölgedeki Türkleştirme hareketinin hız kazandığı muhakkaktır. Ayrıca, Osmanlılardan çok önce Kürtün-Dereli-Giresun Tirebolu-Eynesil arasındaki kırsal kesime hâkim olan Çepni beylerinin fetihte Osmanlılara yardım ettikleri, elde edilen başarılarda rol oynadıkları, fetihten sonra Osmanlı Devleti’nin bunların hemen hepsine zeamet ve tımar gibi dirlikler vererek onları hizmetine almasından anlaşılmaktadır. Ayrıca Çepni halkının büyük bir kısmı müsellem olarak hizmete alınmış, cami ve zaviyelerde görevlendirilerek vergiden muaf olmuşlardır. Halkın geri kalanının ekseriyeti de vergiden  muaf sayılmıştır.[10]

Bu fetih hareketleri tabiiki sadece Çepni Türkleri ile olmamakla birlikte 12. yüzyıldan itibaren yönetici boy olan Danişmendliler 13. ve 14. yüzyılda ise Danişmendlilerin devamı olan Hacıemiroğlu ve Tacettinoğlu devleti ile Çepniler idaresinde gerçekleşmiş, aynı zamanda diğer Türk boylarının da desteği ile bölgenin fethi tamamlanmıştır.

20.yüzyıla geldiğimizde yörede pek çok kahraman ortaya çıkmıştır. Genellikle şahsi sebeplerle dağlara çıkan bu insanlar, söz konusu vatan olunca namlusunu düşmana çevirmiş, kendi canlarını hiçe sayarak serdengeçmiştir.

Karadeniz Teşkilatı Mahsusa Müfrezeleri

Birinci Dünya Savaşı yıllarında İttihat ve Terakki  tarafından tesis edilen Teşkilatı Mahsusa müfrezeleri, başlarında Bahattin Şakir Bey, Yakup Cemil Bey ve birçok fedai ile Karadeniz’in seçkin serdengeçtileri bölgede 10.000’lere yakın gönüllü ile Ruslara karşı büyük mücadeleler vermişler ve birkaç yıl sonra başlayacak olan milli mücadelenin temellerini Karadeniz’de Teşkilat-ı Mahsusa’nın bu çekirdek kadrosu atmıştır. Bu müfrezelerin iaşe temininde Şehit Trabzon Valisi  Cemal Azmi Bey’in cansiperane fedakarlıkları takdire şayandır.[11]

Kasım 1916’da Rus, Rum ve Ermeni çeteleri birlikte Terme kasabasını yakmışlar, bunun üzerine Canik dağlarının zirvelerinde toplanan Termenin gözü kara uşakları, başlarında Töngellibelli Biçahmet ve yaklaşık 200 adamı bu baskının intikamını almıştır.

Giresun’dan Kafkas cephesine gönüllü olarak giden Teşkilatı Mahsusa müfrezesinde savaşan Giresunların toplamı 444’dür. Ahmet Rıza Bey kumandasındaki Teşkilatı Mahsusa Milis alayına Giresun’dan beş gönüllü müfreze katılmıştır. Ordu’dan ise Ali Paşa dahil Ziya Bey kumandasında 400 mevcutlu ve Yüzbaşı Ahmet kumandasında 550 mevcut olmak üzere toplam 950 mevcutlu olmak üzere Ordu Teşkilatı Mahsusa Birliği Kafkas cephesine katılmıştır.[12]

Topal Osman Ağa

Gönüllü olarak katıldığı Balkan Savaşında bacağından yaralanarak uzun süre tedavi gören Osman Ağa, 1.Dünya Savaşında Karadeniz’de yaşanan Rus işgaline karşı kayıtsız kalmadı. Teşkilat-ı Mahsusa Alayları içinde yer alan Topal Osman, ordunun verdiği yetki ile eli silah tutan bir çok insanı topladı ve Ruslara yıldırıcı darbeler indirdi.  3.Ordu’nun mücadelesi ile Ordu ve Samsun’daki muhacirler ve yerli halk işgalden kurtulmuş oldu. 2 Kasım 1916’da Ruslar 300 Rum ve Ermeni eşkıyası ile Terme’yi yaktılar Rus muhipleri Terme  Akçay köyü açıklarından  eşkıyayı alarak Trabzon’a götürdüler.[13] Harşit Çayına kadar gelen Rusların bölgeyi işgal sürecinde Espiye üzerinde tayyarelerle gözetleme uçuşları yaptıkları görülmüştür. Rus Karadeniz filosu kıyılardaki Türk yerleşimlerini bombalıyordu.[14]

Osman Ağa Balkan Savaşı ve Dünya Savaşında Teşkilatı Mahsusa Müfrezeleri içinde yürüttüğü faaliyetlerine , 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında kaldığı yerden devam emiştir.Başta Tomoğlu İsmail Kaptan olmak üzere çetelerini toplayarak önce İstanbul hükümetine telin telgrafları çektirmiş ardından, başta Giresun olmak üzere Sinoptan Hopaya kadar daha önce birlikte mücadele ettiği silah arkadaşlarıyla harekete geçmiştir. Kazım Karabekir Paşanın Şubat 1919’da Samsuna gelerek başlattığı teşkilatlanmada Paşa ile birlikte hareket etmiştir. Daha sonra yine Kazım Karabekir Paşanın Mustafa Kemal Paşaya tavsiyesi üzerine vefaatına kadar Gazi Mustafa Kemal Paşanın muhafız alay komutanlığı görevini de yürütmüştür.

Osman Ağa askeri olarak Umum Karadeniz Milis Alayları Komutanlığı yanında Giresun belediye başkanlığı yetkilerini de kendinde toplamıştır. Karadenizde kardeş kavgası çıkarmak isteyenlerce, yine bir Karadeniz Çepnisi olan Ali Şükrü Bey cinayeti ile suçlanıp , yaralı olarak askerleriye birlikte teslim olmalarına rağmen  yaklaşık 45 askeriyle birlikte vahşice katledilmiştir.

Ali Şükrü Bey cinayeti hakkında , Ali Şükrü Beyin oğlu Nuha Doruker  Topal Osman Ağanın oğlunu ziyaret etmek için gittiği Giresunda ,  babasını Osman Ağanın öldürmediğini, gerçek katilleri  ailecek bildiklerini, babasının notlarında gerçeklerin yer aldığını açıklamıştır.[15]

Samsunlu Albay Şefik Avni

Rum saldırılarına karşı canlarını koruma kaygısına düşen halk, çetelere karşı milis kuvvetleri oluşturdu. Karargâhı Samsun’da bulunan 15. Fırkanın önderliğinde kurulan milis kuvvetlerine Oymak Teşkilâtı adı verildi. Bölük ve manga düzeninde çalışan teşkilâtlar “gerilla” usulüyle yetişiyorlardı. Samsun, Bafra, Çarşamba, Terme ve Kavak bölgelerindeki halk kuvvetlerine Oymak Teşkilâtı adını veren 15.Fırka Komutanı Şefik Avni Bey’di.[16] Ayrıca Samsun genelinde kurulan Bahriye Müfrezeleri de Canik havalisinin genelinde asayişi sağlamakla yükümlüydü.21 Nisan 1917 günü sahil cephesinde bazen donanmanın bombardımanı, bazen uçakların harekâtı devam etti. İki Rus muhribi Termeyi bombaladı. Buradaki Rum eşkıyalarından ve eşkıyaya yardım eden bazı kişileri kaçırdı.[17]

30 Ekim 1918 Mondros mütarekesi sonrası Karadeniz bölgesinde ilk milli mücadele faaliyetleri 10 Aralık 1918’de Trabzon’da yayınlanan İstikbal gazetesinin çıkarılması ile başlamıştır 12 Şubat 1919’da Trabzon Müdafayı Hukuk Cemiyeti kurulmuş, 20 Şubat 1919’da ise 1.Trabzon Kongresi toplanarak başta Karadeniz bölgesindeki milli mücadelenin yöntem ve uygulama esasları belirlenmiştir.

Harbiye Nezareti’nin 30 Nisan 1919’da Başvekâlet’e gönderdiği teskerede, Mustafa Kemal Paşa’nın yetki sahası 3. ve 15. Kolordu’ların sorumluluk alanları olarak belirlenmiştir. Bu alan Sivas, Van, Trabzon, Erzurum vilayetleriyle, Samsun Sancağını kapsamaktadır. Müfettişlik hududuna komşu olan Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara, Kastamonu vilayetleri de Mustafa Kemal Paşa’nın görev sahası içindedir ve bu görev yalnız askerî değil, aynı zamanda mülkîdir.[18]

Samsun’daki İngiliz temsilcisi ise Anadolu’daki hareketin kaynağını Enver Paşa olarak tespit ediyor, İttihat ve Terakki politikasının Hıristiyanlara karşı tekrar canlanacağından endişe ediyordu. İngiltere ve Amerika, Enver Paşa ile Anadolu arasında bir işbirliği olduğuna inanıyorlar ve bunu belki Panislamizm hareketlerinden daha ciddi görüyorlardı. Mustafa Kemal Paşa ile anlaşmak belki zordu, ama Envercilerle mümkün değildi. Mustafa Kemal Paşa ve grubunun Enver Paşa ile işbirliği içinde, Kuzey Anadolu, Rus Ermenistan’ı, Azerbaycan, İran ve Afganistan Müslümanlarını bir Panislam-Turan imparatorluğunda birleştirme çabası içinde olduklarını ve Ermenileri temizlemek düşüncesinde olduklarını söylüyorlardı. Buna o kadar inanmışlardı ki, Enver Paşa’nın Anadolu’ya Samsun’dan gireceğini tahmin edip, Samsun’a asker çıkarmışlardı.[19]

Doğudaki direniş faaliyetleri çerçevesinde Barutçuzade Hacı Ahmet Efendi Trabzon, Topal Osman Ağa Giresun teşkilatını kurmakla görevlendirilmişlerdi. İzmir’in işgalinden sonra İstanbul’daki Trabzonlular da Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti’nin Divanyolu’ndaki merkezinde toplanmışlar ve iki yiğit Karadeniz Çepnisi Ali Şükrü Bey’le Binbaşı Osman Bey’i teşkilatlanma faaliyetlerinde bulunmak üzere Trabzon’a göndermeyi kararlaştırmışlardı.

Balıkçılar Kahyası Yahya Kaptan

İstanbul’da kısa zamanda Karadenizli denizcilerden bir teşkilat kurulmuş, taka, motor ve vapurlarla Trabzon’a silah ve cephane sevkine başlanmıştı. İstanbul’dan başlayan bu sevkiyat zincirinin Trabzon limanındaki son halkasını Trabzonlu kayıkçılar tamamlamışlardı. Kayıkçılar kahyası Yahya Kahya Trabzon limanındaki kayıkçıları teşkilatlandırmış, buradaki milli teşkilat içinde önemli bir yer tutmuştu. Trabzon kayıkçıları zaman zaman Yunan vapurlarına karşı boykot uyguluyorlardı.[20] Yahya Kaptanın cepheye yaklaşık  2000 milis gönderdiği bilinmektedir.Karakol Teşkilatı ile silah sevkiyatını sağlayan Kahya Yahya yöredeki Rum ve yerli  işbirlikçileri tarafından sürekli takip ediliyor ve pusuya düşürüp ortadan kaldırılmaya çalışılıyordu. İlerleyen yıllarda Çepni Beyi Ali Şükrü Beyi ortadan kaldıracak olan ve Karadenizde kardeş kavgası çıkarmak isteyen pontusun yerli işbirlikçileri  Yahya Kaptanı pusuya düşürüp şehit etti. Üst düzey bir asker olarak emekli olan katil yıllar sonra sonra suçunu itiraf etmişitir.[21]

Azınlıkların saldırılarına karşı Mondros mütarekesi sonrası Karadeniz’de sivil cemiyetler kurularak her an teyakkuzda olarak halk bilinçlendirilmiş ve Rum çetelere karşı birlikte hareket etmek için güç birliği sağlanmıştır. Millî cemiyetler Sivas kongresi sonrası tek çatı altında toplanmıştır. Samsunda milli cemiyetlerin ilki Mayıs 1919’da Terme’de kurulmuştur. Samsun Müdafaayı Hukuk Cemiyeti ve Karadeniz Türkleri Müdafaayı Hukuk Cemiyeti yanında Terme’de de Hacı Kuzu Fevzi Efendi başkanlığında Terme Müdafaayı Hukuk Cemiyeti kurulmuştur. Hacı Kuzu Fevzi Efendinin teşebbüsüyle Terme muhitinde bulunan İslam çeteleri de milli mücadele lehine kazanılmış ve İslam çetelerinin yardımıyla bölgedeki Rum ve Ermeni faaliyetlerine karşı kısmen karşı durulabilmiştir.[22]

Osman Ağanın birliklerine Samsun dışında Ordu’dan da yüzlerce gönüllü katılmıştır.[23] Milli mücadeleye katılan Ordulu çetelerin en meşhuru Perşembeli Soytarıoğlu İsmail çetesidir.[24]

Termeli Hacı Kuzu Efendi

Milli Mücadelenin zaferle kazanılmasından sonra Mustafa Kemal Paşa ile yurt gezilerine katılanlardan biri olan Mustafa Selim İmece, Kastamonu seyahatine dair hazırladığı kitapta 19 Mayıs 1919’da Samsunda Milli Mücadeleyi başlatan Gazi Paşanın Samsunda ilk görüştüğü kişilerden birinin Termeli Hacı Kuzu Fevzi Efendi olduğunu anlattığı kitabında, Mustafa Kemal Paşa ile Hacı Kuzunun görüşmesini teferruatıyla anlatmaktadır. Daha Mustafa Kemal Havzaya varmadan Samsun mıntıkasının ilk Müdafayı Hukuk Cemiyeti Termede kurulur ve milli milis gücü oluşturulur. Hacı Kuzu Fevzi Efendi Mustafa Kemal Paşa ile görüşmesi bittikten sonra Termeye gelmeden önce Çarşambaya geçerek evvela Çarşamba Müdafayı Hukuk Cemiyetinin temellerini atar, ardından Termeye gelerek Terme Müdafayı Hukuk Cemiyetini resmen kurar ve milli çeteleri Pontus eşkıyalarına karşı birleştirmeye çalışarak bu durumu Havzada bulunan Mustafa Kemal Paşaya telgrafla bildirir.[25] Canik Dağlarında hüküm süren Keloğlan Çetesi ile Terme muhitinde başına buyruk gezen Töngellibelli Piç Ahmet, Keskinoğlu Mustan, Kişmiroğlu Seyid, Kör Temel, İnebeyli Reşidin Ahmet, Uzunlulu Hacı İmamın Halil çeteleri Hacı Kuzu Fevzi Efendinin dirayeti ve azmi ile  eşkıyalığı bırakıp vatanın kurtuluşu için birlik olur[26], Karadeniz Umum Milis Alayı Kumandanı Topal Osman Ağanın maiyetinde başta Samsun havalisi olmak üzere Karadeniz’de Pontusçu çetelere aman vermez. Bu İslam çetelerinin yola gelmesinde daha sonra Ordu Valisi olacak olan, Terme Kaymakamı Vonalı Rıfat beyin Hacı Kuzu Fevzi Efendi ile birlikte verdiği gayreti de unutmamamız gerekiyor.

Son zamanlarda Topal Osman’la Pontusçular arasındaki en kanlı, kıyasıya savaşlar Samsun dağlarında geçmekteydi. Osman Ağa, alayını Samsun’a getirmiş, hükümet konağına yerleştirmişti. Samsun sokaklarında ateş eğitimi yapan Pontusçular, dağların en kuytu mağaralarına çekilmek zorunda kaldılar. Osman Ağa, Samsun bölgesinin hem asker hem sivil biricik gücüydü bütün bölgeyi kontrol ediyordu.[27]

9 Aralık 1920 târihli Bakanlar Kurulu kararı ile lağvedilen 3.Kolordu’nun yerine kurulan Merkez Ordusu’nun kumandanlığına Sakallı Nurettin Paşa  getirildi. Merkez Ordusu’nun görev mıntıkası ise, Sivas Vilâyeti ile Canik, Sinop. Amasya, Tokat, Çorum ve Yozgat müstakil sancakları olarak belirlenmiştir.[28]

Koçgiri isyanını bastırmak üzere Sakallı Nurettin Paşa komutasında Merkez Ordusu  ile Giresunlu Topal Osman Ağanın 47.ve Tirebolulu Hüseyin Alparslan’ın 42.Gönüllü Alayları isyanı bastırmıştır. Samsunda ise düzenli birliklerin başında Samsunlu Yarbay Şefik Avni Bey kurmuş olduğu Oymak teşkilatı ile  Çarşamba, Terme, Bafra, Ayancık milli müfrezeleri ve İsa Bey müfrezesi İle Rum Ve Ermeni çetecilere karşı mücadele etmekteydi.[29]

İpsiz Recep

Rizeli İpsiz Recep genç yaşta çalışmak üzere İstanbula gider.Yanında çalışanlara eziyet eden Rumları ve Ermenileri zararsız hale getirir. Cesareti nedeni ile ipsiz lâkabını alır. Arkadaşları ile yabancı bandıralı, arpa yüklü bir gemiyi teslim alır, gemiyi Sakarya Nehrine kadar getirip zamanın Karasu Bucak Müdürlüğüne teslim eder. Bu olaydan sonra İpsiz Recep Karasuda karargâh kurup Ankara ile irtibat sağlar. Ankara kendisine Milis Kuvvetleri Komutanlığı olarak yüzbaşı rütbesi verir. Bundan sonra İpsizin etrafında 1800-2000 kişi kadar genç toplanır. Bu gençlerin katılımı ile İpsiz Recep, Karasu ve civarının savunmasını ele alır.[30] İpsiz Recep’in Batı Karadeniz’i savunmak için Rize’ye haber salması üzerine Rize Dağları’nda bulunan yüzlerce çeteci milli mücadeleye katılmaları karşılığında serbest bırakılacaklarının bildirilmesi üzerine İpsiz Recep’e  katılmıştır. Maiyetleriyle İpsiz Recep Müfrezesine dahil olan çete reisleri şunlardır; Zekeriya Tiryaki, Altıkanoğlu Mehmet, Ekşioğlu Murat, Uzun Mustafa, Tevfik Oğuz, Hafız Muharrem, Mehmet Keçeli, Saruhan‘ın Hacıosman, Sanatçı Erol Evgin’in dedesi Tiryakinin Yusuf, Karaemin, Kansız Ali, Ekşioğlu İbrahim.[31]

Sakarya Meydan Muharebesi’nde Osman Ağa komutasında katılan 47. Alayın 6000 kişilik personelinden 5715’i şehit, 285’i gazi olmuştur.[32]

Hüseyin Avni Alparslan

Tirebolulu Hüseyin Avni Alp Arslan ise Topal Osman Ağa’ya göre belki daha az tanınan fakat çok iyi yetişmiş bir asker ve kültür tarihi konusunda makaleler yazarak fikir beyan eden önemli bir şahsiyettir. Giresun Askerlik Şube Başkanlığı ve Giresun Kaymakamlığı gibi görevlerde bulunan Hüseyin Avni Bey, hem sayıları 27 bini bulan azınlık çetecilerine karşı hem de Kuva yi Milliye’ye destek adına 3 bin kişilik Giresun Nizamiye Alayını ya da diğer adıyla Alparslan Gurubunu kurmuştur .

Sivas ve Tunceli’deki Koçgiri Ayaklanmasının bastırılmasında da başrolde görev yapan Hüseyin Avni Bey, Sakarya Savaşının en çetin mevzileri olan Mangaltepe ve Günyüzü sırtlarında çarpıştıktan sonra 30 Ağustos 1921 günü alayının başında şehit düşmüştür. Başında bulunduğu 42. Alayın da neredeyse tamamı komutanlarıyla birlikte şehadet şerbeti içmişlerdir .[33]

Alemdar Kahramanı Tevetoğlu Dursun Ali Kaptan

Milli Mücadelede çok önemli görevlerden birini yerine  getiren karakol cemiyeti ve muavenet bahriye grubu yöneticilerinden Alemdar gemisi kahramanı Rizeli dursun kaptan da bir Karadeniz Çepnisidir.[34]

İttihat ve Terakki kadroları tarafından kurulmuş olan Karakol Cemiyeti İstanbul’dan Anadoluya kaçmak isteyenlere yardımcı olmak yanında, İstanbul’da cephaneliklerde bulunan binlerce silah ve mühimmatın İnebolu ve Samsun üzerinden Anadolu içlerine sevk edilmesini sağlamışlardır.

Milli Mücadeleye iştirak eden, büyük çoğunluğu Çepni boyundan olan  Karadenizlilerin oluşturduğu birliklerin mevcudu şu şekildeydi.[35]

42.Alay=1500

47.Alay=2451

Samsun Havalisi Oymak Teşkilatı=699

İpsiz Recep Reis Müfrezesi:2000

Şehit Kamil, Molla Karayılan, Şahin Bey Ve Diğerleri…

Karadeniz Çepnileri dışında Çepnilerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerimizden bir diğeri de Gazianteptir. Halep ve Rakka Çepnilerini yoğun olarak yaşadığı Gaziantep’te Milli Mücadelenin kahramanlarından Şahin Bey ve Molla  Karayılan yanında, henüz  12 yaşında olmasına rağmen  annesine saldıran Fransız askerlerine karşı koyarken şehit edilen Şehit Mehmet Kamil’in adı tarihe altın harflerle yazılmıştır. Bugün Gaziantepte Şahin Bey ve Şehit Kamil’in isimleri birer ilçeye verilerek yaşatılmaktadır.

Batı Anadolu’da milli mücadelede yer almış Çepnilerin yoğun olduğu muhitlerde  kahramanlaşan yiğitlerin bir kısmı ise şunlardır.

Susurluklu Çetmi Süleyman, Balıkesir’in Giresun nahiyesinden Eşenli Yusuf bey, Eğercili Küçük Mehmet Efe, Keçeci Hafız Mehmet, Selendi‘den İhsanoğlu Mehmet Efe, Aydından Danişmentli İsmail Efe, Bergama‘dan. Ethem bey ve Kozaklı yaylasından İbişin İsmail Efe, Akhisar‘dan Mehmet Reşat Efe, Turgutlu’dan Manisa müftüsü Alim Ahmet Efendi ve yardımcısı Mehmet Necati bey, yine Çepnilerin çok yoğun olarak yaşadığı Tire’den Gökçen Efe, Marmaris’den Dayım Haliloğlu Hüseyin Efe ve Kocamustafaoğlu Efe ile Fethiye ve Göcek civarını İtalyan işgaline karşı savunan Fethiye Milis Kuvvetleri Komutanı Karaçulhalı Aliman Ağa (Ali Boğa).

Türk İstiklal harbinin Samsunda fiilen başlangıcı olan 19 Mayıs 1919 tarihi bizler için nekadar gurur duyulacak bir tarihse, Yunanistan için o denli karagün olarak anılmaktadır. Yunanistan parlementosu 24 Şubat 1994’te 19 Mayıs tarihini sözde Pontus soykırımını anma günü olarak kabul etmesi ile başlayan Türkiye’ye yönelik suçlayıcı kampanyalar Ve maksatlı ziyaretler artarak devam etmektedir. [36](

 

KAYNAKLAR

[1] Çepniler,Tarih,İnanç,Halkbilimi, H.İbrahim Şahin,Altınpost Yay,2013,syf 61

[2] Harşit Havzasında Çepniler, Süleyman Pekin,Berikan Yay,2014, syf 17

[3] Çepniler, Faruk Sümer, 1992,TDAV,syf 13

[4] age,syf 15

[5] Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih Dil Sempozyumu, Trabzon BŞB,2001, syf 37

 

[6] Mangal Yürekli Adam Topal Osman, Dr. Rıza Nur, Örgün Yayınevi,2010,syf 226

[7] Osmanlının Son Döneminde Pontus Rumları, Aydın Öngören ,Ötüken Yay, syf 21

[8] Osmanlı Arşiv Belgeleri Işığında Cimi Tekke Tarihi,Yaşar Celep,Eren Yay,2011, syf 24

[9] Rezzan Ünalp,1.Dünya Savaşında Karadeniz,Serander Yay,2019, syf 74

[10]Trabzon Tarihi Sempozyumu Bildirileri, 1998, sayfa 613

[11] 1.Dünya Harbinde Karadeniz, Rezzan Ünalp, Serander yay,2019,syf 37.

[12] Topal Osman Ağa,Teoman Alparslan,Kamer Yay,2014, sayfa 87

 

 

[13] 1.Dünya Savaşında  Doğu Karadeniz Savaşları,Adnan Durmuş,Ra Kitapevi,syf 282

[14] Çepniler, Tarihi Serüveni, Mevlüt Kaya,Togan Yay,2011, sayfa 145

[15] Trabzon Karadeniz Gazetesi, sayfa 1,26 Ekim 1959,

[16] Topal Osman Ağa,Teoman Alparslan,Kamer Yay,2014, sayfa 320

[17] 1.Dünya Savaşında  Doğu Karadeniz Savaşları,Adnan Durmuş,Ra Kitapevi,syf 297

[18] İstiklal Harbinde Etnik İhanet, Necdet Sevinç,Bilgeoğuz Yay,2017, Syf 101

[19] Milli Mücadelede Karadeniz, Rahmi Doğanay,AAM,2016, syf 87

[20] Milli Mücadelede Trabzon,İş Bankası,2012,sayfa 103

[21] Kahya Yahya, Milli Mücadele Yıllarında Trabzon’da İttihatçı Bir Sima,Serander Yay,syf 374

[22] Milli Mücadele Canik Sancağında Pontusçu Faaliyetler,Nuri Yazıcı,Çizgi,2003,syf 130

[23] İlk Çağdan Günümüze Ordu Tarihi, Mithat Baş,Gece Kitaplığı,2014,sayfa 440

[24] Doğu Karadeniz Bölgesi Eşkiya ve Kabadayıları,Yaşar Küçük,2006, sayfa 169

[25] Mustafa Selim İmece, Atatürk’ün Şapka Devriminde Kastamonu ve İnebolu Seyahatleri,TTK, syf 24

[26] Milli Mücadele Canik Sancağında Pontusçu Faaliyetler,Nuri Yazıcı,Çizgi,2003,syf 130

[27] Milis Yarbay Osman Ağa,Erden Menteşoğlu,Yardımcı Ofset,2014,sayfa 47

[28] Yücel Mutlu,Milli Mücadele Yıllarında Sivas’ta İsyanlar,Buruciye,2013,syf 125

[29] Dünden bugüne Pontus macerası, Hafiye Yılmaz,syf 144

[30] http://emirogullariailesi.com/emirogullarindan-ipsiz-recep-ve-istiklal-savasi.html/

[31] İpsiz Recep, Mümin Yıldıztaş Yeditepe yayınları sayfa 97-142

[32] Mangal Yürekli Adam Topal Osman sayfa 15 Dr. Rıza Nur

[33] Harşit Havzasında Çepniler, Süleyman Pekin, Berikan Yay,2014, syf 87

[34] Milli Mücadele yıllarındaki kuruluşlar, Fethi Tevetoğlu,TTK,1991,sayfa 12

[35] Osman Ağa,Teoman Alparslan,Kamer Yay,2014, sayfa 347-364

[36] Yunanistan’ın Pontus Hedefi, Ahmet Güzel, IQ,2006,syf 221

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir